1 2 3 OY VER ! 3 2 1 OY VER !

OY VER ! hqdefault

BOŞ VERME ! OY VER !

 

OY VER ! BOŞ VERME !

 

SANDIĞA GİT ! OYUNU VER !

 

SON 3 ! KOY VERME !

TOPLUMA VE ÖZEL HAYATLARIMIZA SORDUĞUMUZ SORU: NEDEN NEDEN NEDEN?

Hayatımız boyunca bizi üzen sinirlendiren, üzen hatta ağlatan birçok olay yaşarız. Bu olaylar bizim özel yaşantımızla veya toplumsal yaşantımızla bağlantılı olabilir. Bu olayları genellikle ilk yaşandığımızda her ne kadar sinirlenmiş üzülmüş ve hatta ağlamış dahi olsak unutarak geride, geçmişte bırakmaya çalışırız her ne kadar özel hayatımızı veya toplumsal yaşantımızı sarsmış dahi olsa… Geçmişte bırakmaya çalıştığımız olaylardan hala yaşadığımızı gördüğümüzde geride bırakamadığımızı görmek zorunda kalırız ve işte o zaman çocukların ve çocukken bizim de en çok sorduğu soruyu bizde sormaya başlarız.
NEDEN? NEDEN? NEDEN?
Soruş şekillerimiz kişiye göre değişkenlik gösterse de özünde aynıdır. Neden hep üzülen ben oluyorum? Neden hep ağlayan benim? Gibi soru ve soru çeşitleri…
İlk olarak kişisel bir yaşanmışlıktan yola çıkarak sorulmaya başlanan “neden” sorusu zamanla herkesi ilgilendiren toplumsal olaylara da sorulmaya başlanır. Kişisel olarak sorup da bulduğumuz cevaplar bizleri yaşadığımız toplumdaki sorulara ve tabii ki cevaplara yöneltir. Özelimizde yaşadığımız sorunların ve tabii ki onların çözümlerinin yaşadığımız toplumla, o toplumun yapısıyla bağlantılı olduğunu fark ederiz. Kendi kişisel sorularımızın ve sorunlarımızın artık benzer şekillerde tekrar tekrar yaşanmasını istemediğimizde bu farkın farkına varabiliriz.
NEDEN? NEDEN? NEDEN?
Bu kez toplumsal boyutta sorduğumuz bu sorunun cevaplanması sanıldığı kadar kolay değildir. Çünkü kalıplaşmış sertleşmiş bütün toplumun yapısıyla ve o toplumun her bir bireyiyle bütünleşmiş yıkılması zor bir duvarı ardındadır cevaplar…
Çocukların en çok sorduğu “neden” sorusunu sorduğumuz gibi cevabını da çocuklar sayesinde bulmayı denersek belki zorluğu azaltabiliriz;
“İki grup çocuk düşünelim. Bu iki grup çocuğun, sokağın ortasındaki mini minnacık, bakımsız, pis belki hasta ama bir o kadar da sevimli kediye doğru gitmekteler. Bir grup çocuk kedinin pisliğinden bakımsızlığından ve hasta oluşundan korkarak ona yaklaşmakta tereddüt ederler. Diğer gruptaki çocuklar ise, sadece kedinin pis bakımsız olduğunu sevilmek beslenmek istediğini düşünürler ve ona yaklaşmakta hiç tereddüt etmezler. Tereddüt eden çocuk grubu, tereddütsüz olan çocuk grubunu ikna etmek ister. İkna edilme çabası ile karşılaşan tereddütsüz grup da boş durmaz tereddüt eden grubu ikna etmeye çalışır. Kim kimi ikna edecektir? Kendilerini ve diğer gruptakileri koruduğunu sanan ama aslında korkan ve korkutan tereddütlü çocuk grubu mu? Korkmadığı gibi korkutmayan tereddütsüz çocuk grubu mu?
Kimin kimi ikna edebildiği bizim kişisel yetiştiğimiz yaşadığımız hayat ve ortam kadar toplumu da yansıtır. Korkmayan ve korkutmayan tereddütsüz çocuk grubunun ikna edebildiğini düşünüyorsanız korkuya ve baskıya dayalı bir toplumda ve ortamda yaşamıyorsunuz demektir. Tam tersini düşünüyorsanız korkutularak baskılanan bir toplumda ve ortamda yaşıyorsunuz demektir. Hangi çocuk grubunun ikna ettiğini düşünüyorsanız yaşadığınız toplumda da, özel hayatınızda da temel de o grubun temel aldığı etkileri taşıyorsunuz demektir. Bu temel etkiler de yaşadığınız toplumun olduğu kadar kişisel özel yaşantınızın da tekrarlanan sorunlarının temeli olabilir…
GREENSEA