İNSAN VE HEYKEL ; DÜŞÜNEN ADAM HEYKELİ

Felsefi düşüncenin simgesi haline gelen Düşünen Adam Heykeli Fransız heykeltraş Auguste Rodin tarafından 1900’lü yıllarda yapılmıştır. Heykelin yapılma fikri, Paris’e yeni bir kapı tasvirinin yapılma isteğiyle doğmuştur. Rodin’in ünlü eserlerinden biri olan Cehennem Kapıları’nın temeli böyle atılmıştır. Fransız heykeltraş, modern Avrupanın fikir adamlarından biri olan Dante’nin İlahi Komedya adlı eserinde betimlediği Cehennem, Araf ve Cennet bölümlerinden özellikle Cehennem tasvirlerinin etkisinde kalmış ve ondan ilham alarak çalışmaya başlamıştır. Heykel; Fransa, Almanya, Danimarka, Norveç gibi birçok ülkede sanat müzeleri ve üniversite kampüslerinde görülürken; ülkemizde ise Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinin bahçesinde görülebiliyor.
Auguste Rodin’in hayatı süresince yaptığı heykellerde hep insana dair izler görülür. Düşünen Adam Heykeli de insanı içten içe düşünmek, düşünen insan ile ilgili düşündürür. Bizim ülkemizde ise Düşünen Adam Heykeli ile ilgili halen cevapsız kalan heykelin bize en çok düşündürdűğű şey ise bu heykelin neden Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinin bahçesinde olduğudur. Düşünen Adam Heykeli denince neredeyse herkesin ilk aklına gelen budur demek pek de yanlış olmaz.
Başhekim Fahri Celal Göktulga, Düşünen Adam heykelini bir dergide görür ve kopyasının ülkemizde de olmasını ve özellikle hastane bahçesine yapılmasını ister. Heykelin yapımı için gereken ödenek olmadığından hastane müdürünün isteğiyle heykel, o dönemde hastanede yatan ve heykele yatkınlığı olan bir hasta tarafından yapılmaya başlanır. Heykelin yapımına devam etmek için para istemeye başlayan hastaya para ödenmeyince heykel yarım kalır. Depresyon tedavisi gören heykelin geri kalanını yapabileceğini söyleyen bir başka hasta heykeli tamamlaması durumunda taburcu olacağının sözünü alınca heykeli yapmaya devam eder. Heykeli de kısa sürede tamamlar.
Heykeli tamamlaması karşılığında taburcu olma sözü verecek kadar heykeli çok isteyen Başhekim Göktulga’ya Rodin ’in heykelinin neden tercih edildiği sorulduğunda Göktulga, aslında hastaların dışarıdakilere üzülüp onları düşündüklerini ve bu yüzden böyle bir heykel seçtiğini söyler.
Toplumumuzdaki heykel ile ilgili yaygın düşünce ise Göktulga’nın söylediğinin tam tersidir; düşünmenin insanı hasta edip delirtebileceği; düşünmenin bu yüzden tehlikeli olduğu heykelin de bulunduğu yer itibariyle de bu tehlikeyi tam anlamıyla yansıttığı düşünülür.
Her iki düşünce şeklinin aksine “düşünmek”, yeniye yeniliğe dolayısıyla aydınlığa ulaşmanın olmazsa olmazıdır. Dolayısı ile her yönüyle insanidir.
Düşünen Adam Heykeli düşünmeye ve deliliğe övgü arasında bir yere sıkışıp kalmış, maalesef insan olmakla bağı pek kurulamamıştır. Heykellerin, anıtların bile bariyerlerle çevrildiği bir zamanı yaşıyor olsak da “Düşünen Adam Heykeli, hastane bahçesi dışında parklarda sokaklarda da görülebilir hale gelmelidir gelebilmelidir. Belki o zaman, bariyerlerle bile çevrilse düşünmenin, düşüncenin heykelinin sıkışıp kaldığı anlamdan kurtulup insana dair izler taşıdığını daha iyi anlamak mümkün olabilir.
GREENSEA

MOST IMPORTANT MATTER AT PHILOSOPHY

FB_IMG_1495654078926