HAKLI OLMAK VEYA OLMAMAK

Sürekli haklı olmaya çalışmak…
Kazanmak kazanmak kazanmak mümkünse hep kazanmak hiç kaybetmemek…
Son zamanlarda toplum olarak haklı olma hastalığına fazlasıyla kapılmadık mı?

Gündelik hayatımızda, televizyon ekranlarında sürekli olarak haklılığını kanıtlamaya çalışan ve bu uğurda her şeyin mubah olduğunu her fırsatta dile getiren yüksek seslerle istesek de istemesek de karşılaşıyoruz.
Karşımızdaki kişi kim olursa olsun bizimle aynı fikirde olmadığında, fikrimizi özgürce ifade etme hakkına sığınıp tüm gücümüzle haklılığımızı kabul ettirmeye çalışıyoruz. Bu süreçte aklımızdan geçen en son şey belki de “gerçekten haklı olup olmadığımız… Eğer savunmaya geçmeden önce bir anlığına dahi olsa gerçekten haklı olup olmadığımızı düşünebilsek, fikirlerimizi paylaşmanın ve farklılıklarımızın bizleri haklı olmaktan çok daha mutlu edebileceğinin da farkına varabiliriz.
Sürekli haklı olmaya çalışmak, başta iddia sahibi olmak üzere herkesi sürekli savunma halinde kalmaya zorlayacağından sanıldığından çok daha fazla yorar. Bu gibi anlarda kendimize “yorucu olduğu kadar mutsuz edeceğini bile bile haklı olmak ister miyim” diyebiliriz; mutlu olmayı haklı olmaya tercih ettiğimizi kendimize hatırlatabiliriz.Sürekli haklı olmanın yoruculuğundan ve geriliminden kurtulduğunuzu farkettiğiniz andan sonra ise bu durum bir alışkanlık halini alabilir hatta hayat felsefeniz haline bile gelebilir.

GREENSEA