KEDİ SEVERLERE HER GÜN KEDİLER GÜNÜ

Eski Mısır uygarlığı üzerine araştırmalar yapan bilim insanları ister sokak kedisi olsun ister ev kedisi olsun kedilerin dört bin yıldır var olduklarını ve yeryüzünde ilk kez Nil Vadisi’nde görüldüklerini söylüyorlar. Eski Mısırlılar, ürünlerini sakladıkları ambarları farelere karşı koruyan kedileri zaman içinde kutsamaya başladılar. Firavunlar tarafından “üstün yaratık” olarak ilan edilince kediler de kendisine tapılan öbür doğa güçleri arasındaki yerini aldı. Hatta kedilerin öldürülmesinin suç kabul edildiği noktalara kadar gelindi.

Kediler, üstün varlık olarak ilan edildikleri gibi kötü güçlerin temsilcileri ilan edildiler. Kedilerin, Tanrının buyruklarına uymayan ‘şehvet düşkünü yaratık sayılan  kediler ve kedi besleyen insanlar cadı ilan edildiler.Kedilerin en acılı zorlu dönemleri Ortaçağ’da 450 yıl boyunca sürdü.

O zamanlardan bu zamana kedilere yaklaşım şekilleri değişse de kediler, hala hayatımızın ayrılmaz bir parçası.

Bu düşünce ile “Uluslararası Kedi Günü” Uluslararası Hayvan Refahı Fonu (IFAW) inisiyatifiyle başlatıldı ve 2002 yılından beri kutlanıyor. Kutlama tarihleri 17 Şubat , 1 Mart, 8 Ağustos gibi değişiklikler gösterse de genellikle 8 Ağustos’ta kutlanıyor. Bugünün amacı dünya üzerinde önemli nüfusa sahip kedilerin sorunları hakkında farkındalık kazanmak ve onların hayatlarına katkı sağlamak için sorunların çözümü üzerinde düşünmek.IFAW ve diğer hayvan hakları kuruluşları 8 Ağustos Uluslararası Kedi Günü’nü, barınaklarda bakıma muhtaç, zorlu yaşam koşullarıyla mücadele eden, şiddet gören kediler hakkında insanları bilinçlendirmek üzere tasarladı.

İSTANBUL’A HER GÜN “KEDİLER GÜNÜ” – DW Türkçe

GREENSEA

 

 

KEDİLERE BULGAKOV’UN BEGEMOT’U İLE BAKMAK

Birçok yazar, şair, sanatçı, düşünür kedilerin gizemine kapılıp onlara övgüler dizmiştir. Onları konu alan romanlar, öyküler, şiirler yazmışlardır. Mihail Atanasyeviç Bulgakov’un Usta ile Margarita adlı romanı Sovyet edebiyatının en ilginç örneklerinden biridir. Yazarın, kitaptaki özgün kara mizahı yaratırken dayandığı en önemli karakterlerden biri, kedi Begemot’tur.

c

Sözü burada Can Yayınları’nın editörü Saadet Özen’e bırakalım :

“Şeytanın adım atmasıyla birlikte, Moskova karışmaya başlar. Bu kara kedi, olanca uğursuzluğuyla ilk olarak dördüncü bölümde ortaya çıkar. Bir kadını itip, duran bir tramvayın basamağına atlar. Bu terbiyesizlik yüzünden tramvayı kaçıran kadın çığlıklar atar. Kedi, hava sıcak olduğu için açık tutulan camdan biletçi kadına para vermeye kalkışır. Bundan sonra olanlar, Bulgakov’un Sovyetler’e yönelik eleştirel bakışını yansıtır. Biletçi kadın, kedinin tramvaya atladığını görür görmez öfkeyle haykırır:”Kediler tramvaya binemez! Kedilere yasak burası!” Ne biletçi kadın ne de yolcular asıl önemli olan şeye şaşırırlar; bir kedinin para verip tramvaya binmesinde bir tuhaflık görmez, yasak bir alana girmesine müdahale ederler. Kitabın can alıcı sahnelerinden biri olan “Büyük Balo” öncesinde ise, kediyi bıyıklarını altın tozuna bulamış olarak görürüz. Boynunda kravat vardır, ama pantolonu yoktur. “Pantolonlar kediler için yapılmamıştır” çünkü. “Bana çizme mi giymemi emredeceksiniz yoksa? Çizmeli kedilere ancak masallarda rastlanır, Efendimiz. Ama baloya kravatsız gelindiğini gördünüz mü hiç?” Geleneksel kedilerden kendini ayrı tutmak istese de, Begemot’un kendisi çok eski bir geleneğin uzantısıdır. Begemot, Rusçada “suaygırı” demektir. Avrupa dillerinde “behemoth” olarak yazılır  ve İbranice “behemah’ın” çoğuludur, “hayvanlar ” anlamına gelir. Kutsal Kitap’ta Eyyup’ta geçer ; ne olduğu tam olarak bilinemeyen suaygırı,fil, timsah gibi bir hayvanı tanımlamak için kullanılır. Enoş’un Kitabı’nda ise,  iki canavardan söz edilir: dişi olanın adı Livyatan, erkek olanın adı Behemoth’tur. Behemoth bir çöldedir, Livyatan ise suda; nu ikisi, hesaplaşma günü geldiğinde, Tanrı’nın cezalandırdıklarını yiyecektir. Pek çok demonoloji kitabında ise, Behemot ya da Begemot, kötü ruhlar arasında sayılır. Sokolov’a göre, Begemot, yemekle ilgili aşırılıkları simgeleyen bir iblisin de adıdır. Usta ile Margarita’da, kedinin Smolensk Meydanı’ndaki yiyecek mağazasını alt üst ettiği, kilolarca balık ve mandalinayı midesine indirdiği sahne, bununla ilişkili olmalıdır.

ap,550x550,12x16,1,transparent,t.u8

Bulgakov, “Begemot”ya da”Behemot” efsanesini neden bir kedi aracılığıyla metne aktarmayı seçmiş olabilir? Öncelikle, kedinin daima, şeytanla ilişkili bir hayvan olarak düşünülmesidir. Romanın bir başka gerçek / kurmaca kahramanı Pontius Platus’un yanında köpek vardır. Oysa, Moskova sokaklarında cirit atan şeytanın yardımcılarından biri, sadakatsizliği ile bilinen bir kedidir; Rudyard Kipling’in kediyi evcilleşmeyecek biricik hayvan olarak gördüğünü de hatırlayalım. Yazar, kahramanlarını yaratırken sözlerden öte bu tür göstergelerle de onların karakter özelliklerini belirleyip, aralarındaki rekabet dengesini kurmaktadır. Öte yandan, kediye atfedilen karmaşık karakter, inanılmaz br hızla gerçekdışı ile gerçek arasında gidip gelen kurgunun grotesk mizahına katkıda bulunur. Çağlar boyunca, ortak bilinçaltına, yırtıcılığı ve zarafeti kendinde toplayan karmaşık bir varlık olarak kazındı kedi. Şeytan Woland’ın Varyete Tiyatrosu’nda yaptığı kara büyü gösterisi sırasında, kedi Begemot’u, bütün bu özellikleri kendinde toplamış olarak görürüz. Sovyetler Birliği vatandaşı olan seyirciler, Woland’ın oyunları sonucu havadan paralar yağdığı yanılsamasına kapılarak bir anda değer yargılarından sıyrılır, paraları kapmak için itişip kakışmaya başlarlar. Duruma el koymak isteyen sunucu Bengalski, onlara bütün bunların bir oyun olduğunu söyler fakat kalabalığı kızdırır. Salondakilerden biri, şeytana ve yardımcılarına, “Kafasını koparmalı onun”diye hüküm verir ve cezayı uygulamak kedi Begemot’a düşer; Bengalski’nin göğsüne, oradan da tepesine sıçrar ve kafasını dişleriyle koparır: kedilere özgğ yırtıcılık burada kendini gösterir. Bengalski bağışlanınca, kafayı yerine koyan yine Begemot olur. Bir kedi özelliği olan zarafetini göstererek, Bengalski’nin giysilerindeki kan lekelerini temizler ve böylece bu fantastik komedi sahnesinin kuruluşunda temel bir noktaya oturur.

Bulgakov’u, bir kedi kahramana yönelten çok daha kişisel ve insani bir neden de olabilir tabii ki. .Yazarın ikinci eşi Lyubov Yevgeyevna Belozerskaya, Begemot karakterinin temelinde, çiftin kedisi Fliyuşka’nın bulunduğunu belirtir. Romanın başladığı yer olan Moskova’daki Patriyarşiye Gölleri’nde bugün romanın pek çok kahramanı ile birlikte Begemot’un heykeli de bulunmaktadır. Dolayısıyla uzun bir “kedi geleneğinin” Sovyet edebiyatındaki ürünü olan Begemot, belki kendinden öncekileri de aşmış olarak, dünyanın en ünlü kedileri arasında yerini almış bulunmaktadır.

 

Kaynak:  Deniz Kavukçuoğlu – Kedinin Gülüşü- Sayfa 75/76

k