TERÖRE FELSEFİ BAKIŞ

Terörizm, çağımızda uluslararası bir olgu, fakat dünyada resmi bir terör tanımı yoktur der Kaçuradi. Bu tanımsızlık/ belirsizlik ise fazlasıyla başımızdaki yönetimin işine gelir. ‘Dünya problemlerine, gündeme güncel olaylara katliamlara arka planında neler olduğuna bakmadan sadece politik olarak bakmak da bu terörü çıkmaz sokaklı bir kısırdöngüye dönüştürmekten başka bir işe yaramamaktadır.

Nedir bu “Arka plana bakmak?” Sadece dünyadaki sorunlara değil, Türkiye’de yaşanmakta olan sorunlara da “arka planı” görerek bakabilmektir.Ancak o zaman ilerleyebiliriz. Terör, sadece bir ‘siyasal’ mesele midir yoksa göremediğimiz bir tarihsel ve felsefi arka planı da var mıdır? Var ise nedir bu arka plan?

Terör’ü,felsefi sorun olarak en iyi görüp temellendiren filozof, Camus’tur. Camus’un Tahsin Yücel tarafından yapılan çevirisinde “Başkaldıran İnsan “ kitabında “Terör” kavramı beş başlığa ayrılır.

1)Bireysel Terörizm

2)Devlet Terörizmi

3) İrrasyonel Terör

4)Devlet Terörizmi

5)Rasyonel Terör’

Terör kavramı, daha çok Camus gibi Varoluşcu filozofların zihnini meşgul eder. Varoluşçu filozofların Terör konusunu sorunsallaştırmalarını, özellikle 1789 Fransız Devrimi’ni izleyen ‘Terör’ dönemine ilişkin tarihsel verilere ve özellikle, 1940 sonrası Nazi işgali yıllarından edinilmiş deneyimlere bağlayabiliriz. Sartre’ın ‘Diyalektik Aklın Eleştirisi’nde felsefi bir sorun olarak ele alıp irdelediği ‘Terör’ün arka planına, 1940’ta Alman birliklerinin Paris’i işgalinin gölgesi düşer.

Varoluşçu filozofların en ünlüsü Jean-Paul Sartre’ın yaklaşımı da bu konuda oldukça sert ve radikaldir. Merleau-Ponty, ve kendisinden etkilenen Sartre da Stalin’in gazabına uğrayanlara uyguladığı korkunç zorbalıkları buna Camus’uizleyerek ‘Devlet Terörü’ ‘Adaletin yerini bulması’ şeklinde değerlendirmesi oldukça manidardır.Sartre, Terör’ü hem bürokratik açıdan ve de devlet terörü’nden farklı olarak and içerek bir araya gelmiş bir ‘Kardeşler Grubu’ (Sartre’ın kavramsallaştırmasıyla: “groupe en fusion’) açısından ele alır. Bürokratik terör, Sartre’ın terminolojisinde bir ‘Özgürlük -Terör’dür (‘Liberté-Terreur’); ‘Kardeşler Grubu’nun terörü ise bir ‘Kardeşlik -Terör’! Bir bürokratik örgütte bir buyruğu yerine getirmemeyi seçmek, bu seçmeyi yapanın özgürlüğüne yüklenen ağırlığı, teröre dönüştürür. Bu, Özgürlük-Terör’dür Sartre’a göre ve seçme yapabilmek özgür olmaksa eğer, bu özgürlük buyruğa uymamayı seçmenin dayanılmaz ağırlığını da birlikte getirir. Çünkü, buyruğa uymamak, hele savaş dönemlerinde, vatan hainliği’ ile suçlanıp idam edilmek anlamına bile gelebilir.’Kardeşlik-Terör’ ise, hayatlarını and içerek belirli bir amaca ulaşmaya adamış olan ‘Kardeşler Grubu’ndan (‘groupe en fusion’) birinin bu andından geri dönmesi durumunda ortaya çıkar. Burada söz konusu olansa, Sartre’a göre, daha önceden yapılmış bir seçme ile vazgeçilmiş olan özgürlüğün geri alınmak istenmesidir. Bunun da bir bedeli vardır: Sartre’ın ‘Kardeşlik-Terör’ dediği ise tastamam bu bedeldir:

Kısaca Terör, Sartre’a göre, ya bir haine (‘Kardeşlik-Terör’) ya da bir ‘vatan haini’ne (‘Özgürlük-Terör’) yönelik ağır bir cezalandırma biçimidir

GREENSEA

pluribus_unum