AMY JUDD’S MYTHOLOGICAL ART PIECES

London based painter Amy Judd paints collection’s of sensitive silent moments; some full of whimsical intrigue, others more surreal and seductive. These paintings draw inspiration from the enchanting and imaginative relationship between women and nature found in traditional mythologies and folklores.

The composition, light and positioning of the subject, creates curious images, which conjure up new “mythological” narratives or creatures within the paintings. A recurring theme is the use of Feathers as armour, and birds as familiars. The more surreal nude compositions are bold and strong, the feathers allude to strength, flight and bravery, rather than fragility.

However the paintings depicting women with birds (owls) have a calmer atmosphere, the use of negative space in the image lets the viewer breathe, the clothes worn by the figures and the muted colour palette create a nostalgic dream like feel to the paintings.

Amy Judd has looked to Chinese mythology for some of her latest works. ‘Huli Jing seduction’ takes its inspiration from stories written in the 18th century by Pu Songling and translates as ‘Fox Spirit’. The fox spirits encountered in these tales are usually females and appear as young, beautiful women. Typically fox spirits were seen as dangerous, but some of the stories in Pu’s Liaozhai Zhiyi are love stories between a fox appearing as a beautiful girl and a young human male.

NUDİZM NATURALİZM FELSEFESİ

Nudizm / Naturalizm, seksüel bir anlam taşımadan insanların vücutlarından utanmadan çıplak bir şekilde bir şekilde dolaşabilmesinin kavramlaşmış halidir. Her ne kadar Nudizmin / Naturalizmin yeni bir kavram yeni bulunmuş bir felsefe olduğu düşünülse de durum aslında tam tersidir.Nudizmin / Naturalizmin kökleri eskiçağlara kadar uzanır. Eskiçağlarda insanlar uzun süre giysilere ihtiyaç duymadan çırılçıplak dolaştılar. Soğuktan korunmak için bez parçalarını üstlerine örtmeleriyle başlayan giysi ve giyinme ihtiyacı belki de nudizmin / naturalizmin unutulmaya başlamasının ilk sebeplerinden biridir.

Tahmin edilenin ötesinde korunma amaçlı örtünmeyle başlayan giyinme ve giysi ihtiyacı çok geçmeden büyük bir hızla giysi çeşitlerinin artışıyla insanlar arasındaki sınıf statü farklılıklarını da yansıtır hale geldi. Günümüzde artan markalarla renk ve model çeşitliliğiyle bu sınıfsal farklılıkların kendisini fazlasıyla hissettirmesinin yanı sıra yemek içmek kadar temel ihtiyaçlardan biriymiş gibi algılanmasına yol açtı.
Giyebileceklerimizin markası rengi modeli bu kadar önemli olmayı sürdürdükçe çıplak dolaşmanın ayıp günah tahrik edici olduğu düşüncesi fazlasıyla yaygınlaştı. Giyebileceğimiz bu kadar çok çeşit giysi varken, giyinmemeyi seçmek çıplaklığı tercih etmek ancak sapkınlıktan teşhircilikten veya cinselliğe düşkünlükten olmalı gibi bir yargıya varıldı ve bu her şeyde olduğu gibi topluma ve insanlara da kabul ettirildi.
Alışkanlıkların, doğru diye kabul ettiklerimizin veya ettirilenlerin yıkılması her ne kadar zor olsa da imkansız değildir. Nudizm ve naturalizm konusunda da doğduğumuz anı düşünmek hiç de fena bir başlangıç olmayabilir.
Dünyaya ilk geldiğimiz anda çırılçıplak olduğumuzu düşünürsek sonrasında da çıplak olmanın doğal bir durum olduğu kabul edebiliriz. En masum saf kirlenmemişlerin bebekler olduklarını hepimiz düşünürüz. Bebeklerin ilk doğdukları andaki çıplaklılığı da aslında bu düşüncelerimizin temelidir biz her ne kadar farkında olmasak da.
Çıplaklığı nudizmi / naturalizmi veya nudistleri/ naturalistleri yargısız infaza maruz burakmadan önce belki de düşünmeliyiz. Giysi ve giyinmeyle gelen sınıf ve statü farklılıkları mı yoksa doğallık ve kendimizle bedenimizle barış halinde olmak mı bizi/ bizleri özümüze yakınlaştırır?
GREENSEA