DENİZİN DÜŞÜNCESİ 

Biraz ileride siyah bir kayanın üstünde hareketsiz duran çok iri, siyah bir deniz kuşu dışında kıyıda bir Allahın kulu yoktu. Kuşun uzun narin bir boynu ve narin bir bedeni vardı ve hareketsizliği ona canlı bir kuştan çok bir ressamın tablosunu andıran gerçekdışı bir hava veriyordu. Şist kabartılardan birine oturdum. Dokunulduğunda ufalanan ve ele yağlı gelen garip bir maddeye benziyordu. Sabah kusursuz beyaz bir gökyüzünün altında durgundu. Sular iyice yükselmişti ve rüzgarın doldurduğu ipek yelken gibi gergin ve parlak deniz yüzeyi karadan daha yükseğe çıkmış, taşma noktasına gelmiş izlenimi veriyordu. Dalgalar dalgalıktan çıkmış, daha çok ağır ağır kıpırdanan suyla dolu kocaman bir tasın kenarlarındaki büklümlere benziyordu. Denizin düşüncesi niçin beni bu kadar korkutuyor? Onun kudretinden ve şiddetinden, aç kurtlar gibi doymak bilmez vahşi bir hayvanmış gibi söz ediyoruz; oysa denizin hiçbir şey yaptığı yok, gece veya gökyüzü gibi orada kendi gerçekliğiyle duruyor yalnızca. Kabarması, sarsılması aniden içine çekmesi mi bizi korkutan? Yoksa bize uygun bir ortam olmadığını bu kadar açık belli ettiği için mi ondan korkuyoruz? Okyanusun dibindeki, bizimkinin ters yüzü, negatifi olan dünyayı, kumlu ovaları ve sessiz vadileri ve batmış koca dağ sırtlarıyla oradaki dünyayı düşünüyorum ve kendimi aciz hissediyorum, içimde bir şey dehşetle benden geri çekiliyor. İçinde yaşadığımız dünyadaki her şeyden farklı olarak durmadan düze kavuşmaya kilitlenen ve zaptedilemeyen su , bu yönüyle tekinsiz.Evet fırtınalar kopuyor, deprem dalgaları vuruyor, bu ılıman kuşakta bile ırmak ağızlarında ani met taşmaları oluyor ; ama bu olgular suyun kendine özgü niteliklerinden kaynaklanmıyor, ne kadar akışkan ve ürkütücü biçimde kavrayışımızın ötesinde olsa da su, hiç kuşkusuz, özü bakımından eylemsizdir. Yine de dengemizi bozuyor; insan kendini hep denizden ayrı tutuyor- başımızı bu yüzden suyun üstünde tutuyoruz. Dalgaların içine doğru yürümek düşmeden düşmeye benzer; ağır kurşunlu adımlarla ayaklarınızın altında kımıldanan kumlu dik eğimi hissedersiniz. Evet, suyun insanlığa sığmayan kesintisizce düz olma çabası ve bize iki boyutlu, eğimli görünen yanı cesaretimizi kıran özellikler. Ve elbette boğulmak; boğulmak garip, yani kıyıda olanlara garip…

JOHN BANVILLE

GÜNEŞ TUTULMASI