KÜTÜPHANE HAFTASI ÖNCESİ KİTAP ÖNERİSİ

osmanlilarda-kutuphaneler-ve-kutuphanecilik_70264

Doğan Hızlan her yıl, Kütüphaneler Haftası’nda, kütüphanenin neden ve ne kadar önemli bir “yer” olduğunun altını çizer durur. Hızlan’ın yazıları, hâlâ kütüphane binamız yok, hâlâ personelin sıkıntıları giderilmiş değil hatırlatmalarıyla sona erer yıllardır! Bir müddet daha aynı sonla yazmaya devam edeceğine iddiaya bile girerim. Çünkü gerçekten o sorunlar çözülmüş değil! Tabii kitabın kütüphane yerine mahkemeye alındığı böyle bir dönemde kütüphanenin sorunu kimsenin umrunda değil! Hazır, son yıllarda “Osmanlı” ataların neler yaptığı üzerine konuşmak, izlemek, okumak modayken İsmail E. Erünsal’ın uzun yıllara yayılan titiz çalışmalarının nihayetinde ortaya çıkan nitelikli bir tarih kitabı ‘Osmanlılarda Kütüphane ve Kütüphanecilik’ kitabını okumak gerek. Ortaçağ İslâm dünyasında kitaplık ve kütüphane olgusundan başlayıp cami, medrese, padişah kütüphanelerini. Sonra müstakil ve büyük medrese kitüphanelerinin birbirinden gerek kullanım gerek içerik olarak farklarıyla anlatıyor. Personeli, koleksiyonları, katalogları ve bugün ayakta olanlardan nasıl yararlanılacağına kadar her şeyi paylaşıyor. Ataların, sadece elde kılıç gezmediğini gösteren ve uzun yılların emeği sonucu ortaya çıkmış nitelikli bir çalışma.

Osmanlılarda Kütüphane ve Kütüphanecilik / İsmail E. Erünsal / Timaş Yayınları / Tarih

SOURCE : Osmanlı Döneminde Zengin Kütüphaneler / İsmail E. Erünsal

 

CEHALET KİTAP MAKAS OYUNU

Baskıcı rejimler kitabın ömrünün, okurdan okura diğer bir deyişle insandan insana verdikleriyle bağlantılı olduğunu bildiklerinden kitaplardan ölesiye korkarlar.

Her okuyucunun farklı bir kazanım elde etmesi kadar korkutucu bir şey olabilir mi baskıcı rejimler için… Ya bu farklı kazanımları elde eden okuyucular birleşirlerse, birleşmekle yetinmeyip ses çıkarmaya başlarlarsa?

Temeli olmayan sesler sözler temeli olan anlaşılır sesler sözler karşısında ne kadar direnebilir? Direnmenin çok uzun sürmeyeceğini iyi bildiklerinden bu temeli oluşturan yazarları, düşünenleri, yayıncıları, kütüphanecileri kökünden yok etmek isterler.

Bu amaçla bugüne dek: kütüphaneler yakılmış, kitaplar yasaklanmış ve yakılmış, yazarlar düşünenler ve eserleri yasaklanmış, tutuklanmış, topluma ulaşması engellenmeye çalışılmış ve son olarak kitabı silahla eşdeğer göstermeye çalışmışlardır. Bu çabalara rağmen zamanında yasaklanan öldürülen, engellenen, yakılan yazar şair ve eserlerin yıllar sonra yeniden insanlara ulaşmasına engel olamamışlardır.

Cehalet örtüsünü ancak kitap makası keser
Hala üstümüzde gezinen cehalet örtüsünü de işte bu kitap makası kesecektir.

53.CÜ KÜTÜPHANE HAFTASI KUTLU OLSUN

GREENSEA

KÜTÜPHANELER VE KİTAPLAR YANARSA;İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ

Tarihi ve kültürel mirasımızın kaç çağ geçerse geçsin insanlığa ulaşmasını sağlayan kitaplar ve kütüphaneler, yıllarca dogmanın karşısında durabilme özelliğinden dolayı insanlarda ve toplumlarda tehlike hissi uyandırmışlardır. Doğruluğunu araştırmak yerine işine gelen bilgiyi kabul edip, içinde yaşadıkları sisteme uymayı tercih eden insanlar ve toplumlar en ufak bir tehlike sezdiklerinde o tehlikeyi kaynağından hiç düşünmeden yok etme yolunu seçmişlerdir.

Tarihimiz, işaret parmağımızla karşımızdakini işaret edip suçlarken kendi üzerimize hiç sorumluluk almamamız yüzünden gerçekleşmiş olaylarla doludur. Hayatında kitaplara ve kütüphanelere yer ayıranların okur ya da kütüphaneci olarak bildiği, bunların dışında kalanların ise filmlere kitaplara konu oluşuyla aşina olduğu İskenderiye Kütüphanesi felaketi de bu olaylardan sadece biriydi.
M.Ö 382 yılında Makedonyalı Büyük İskender’in kurduğu İskenderiye Şehri’nin ünlü kütüphanesi; fizik, kimya, tıp, astronomi, matematik, felsefe, edebiyat alanlarında sayısız kitaba sahipti. Bu kitapların yanı sıra Akdeniz, Asur Çin, Roma, Hindistan’daki çeşitli dillerden Yunanca’ya yapılmış çevirilerle ve elyazmalarıyla insanlık tarihinde meydana getirilmiş olan en önemli eserleri bulundurma özelliğini taşımaktaydı.
Bu kütüphaneden faydalanarak yaptıkları araştırmalar ve çalışmalarla Arşimed, suyun kaldırma kuvvetini, Eratosthenes dünyanın çapını, Euclid ise geometrinin kurallarını ortaya koymuşlardı. Çok geçmeden kütüphanenin zenginliği sayesinde ve araştırmalarında yeni keşiflerde bulunan düşünürler ve bilim adamlarının da etkisiyle İskenderiye bilgin ve sanatkar şehri haline gelmişti.
Kütüphanenin yakılmasıyla ilgili birçok hikaye olsa da;
MÖ 48 Büyük İskender’in yangınında yalnızca parşemenlerin ve kütüphane binasının yandığı,
MS 391 Theodoısous İskenderiye’yi zaptettiğinde müze ve serapeion ile birlikte Grekçe ve İbranice eserlerin yandığı,
daha sonra ise Arapların istilasında diğer kalanların da yandığı ve böylece bütün kütüphanenin yok olmasının 400 yıl sürdüğü en bilineni ve en kabul gören hikayelerden biridir.

GREENSEA

KAYNAKÇA :ROY MACLEDO İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ

CARl SAGAN İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ VE HYPATIA’NIN TRAJEDİSİ