Salvador Dali 11 Mayıs 1914 yılında İspanya’da Figueras köyünde dünyaya geldi. Altı yaşında menenjitten ölen erkek kardeşiyle aynı ismi taşıdığı gibi benzerlikleri de şaşırtıcı derece de aynıydı. 1973 yılında Salvador Dali “ Doğar doğmaz tapılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken aslında hala onu seviyorlardı. Belki de benden çok onu seviyorlardı. Babamın sevgisinin sınırları seviş şekli yaşamımın ilk günlerinde içimde büyük bir yara açılmasına sebep oldu” diyerek ölen erkek kardeşiyle benzerliği ve onun yerine konuşuyla ilgili düşüncelerini ifade eder.
Bu benzerlik durumundan sıyrılıp farklılığını göstermek isteyen Salvador Dali ailesinin dikkatini çekmek için teatral hareketler sergiledi. Uzunca bir süre onu etkiliyen kız kardeşi Ana Maria’nın doğumu da kalıcı bir değişim yaratamadı Salvador Dali’nin durumunda. Hatta farklılığını ifade etme isteği hızla artıyordu.
On yaşında çizdiği ilk self portresinin ismi “HASTA ÇOCUK” idi. İyi bir ressam olan Juan Nunez’in öğretmeni olduğu resim kursuna başladı ve karakalem çalışmayı öğrendi. Bu arada Catalanlar ile yani İspanyanın Kuzey Doğusunda yaşayan Catalanca dili konuşan empresyonistlerle ve realistlerle tanıştı. Sonrasında ise Kübizm ve Juan Gris’i keşfetti. Yirmili yaşlarda başladığı Madrid San Fernando Akademisinden anarşist hareketleri nedeniyle atılıp Girona’da tutuklandı. Affedilip okula kabul edilse de 1926 yılında okulla bağı tamamen kesildi. Aynı yıllarda Picasso ile 10 yıl sonra da Stefan Zweig aracılığıyla Sigmund Freud ile tanıştı.
Dali görünümüyle ve her anlamda o günden sonra değişti. Uzun saçları, ağzından hiç düşürmediği piposu yerine kısa saçlı spor kıyafetli asık suratlı bir Dali’ye dönüştü. Günlük yaşamı entelektüel bir çevre de oldukça lüks içindeydi. İspanyol yönetmen ve senarist Bunuel ile “Bir Endülüs Köpeği” filmini sahnelenmesinde yardımcı oldu fakat Bunuel’i dinsizlikle suçlayıp tekrar birlikte çalışmayı tercih etmedi. Kadınlar ilgi alanına girmiyordu onlar sadece erotik fantezileri için gerekliydi Dali için. 1926 yılında Gala ile tanışmasıyla bu konudaki fikri değişti. Bir Rus avukatın kızı ve sürrealist şair Paul Eduard’ın eşi olan Gala ile karşılaştığında eşi de yanındaydı. Fakat bu karşılaşmadan bir süre sonra birbirilerine aşık olup birlikte yaşamaya başladılar. . Gala, Dali için bir aşık bir arkadaş, esin perisi ve model her şeyden öte varlığının yöneticisidir.
İspanya İç Savaşından sonra ise Dünya Savaşından kaçmak için dünyayı gezdiler. Dali “Her zaman anarşist ve aynı zamanda da monarşisttim. Her zaman burjuvaziye karşıydım hala da öyleyim. Gerçek kültürel devrim monarşist prensiplerin restoresiyle mümkündür” diyerek bu süreçle ilgili düşüncelerini ifade eder. Ama 1934’te eski sürrealist arkadaşlarından ayrılmış ve burjuvaya dönüşmekle suçlanır hale gelmişti. Çünkü politikayı kansere benzeterek ilgilenmediğini belli ediyor ve politikadan uzak duruyordu.
1982’de Gala’nın ölümüyle resim yapmayı bıraktı. Gala’nın mezarının olduğu Pubol’e yerleşip son eserlerini verdi. Bütün akımları tanıyıp, tüm çılgınlığıyla devasa eseri “Babil Kulesi’nden sonra Dali, sanat hayatı boyunca varolan görünmez ipi fark etti. Breton ile bile değilken ilk sürrealist eserleriyle gerçek anlamdaki sürrealist eserlerini bu görünmez ip birbirine bağlıyordu.
Freud’un içten ve fanatik olarak olarak tanımladığı Dali’nin gözleri bakış açısı hep büyüleyici bir dünyayı keşfediyordu. Ölümünden sonra da yaşamında da esin perisi Gala’dan hiç ayrılmadı. Pubol şatosundaki yangından kurtulduktan sonra 23 Şubat 1989’da Figueras hastanesinde 84 yaşında gözlerini yumdu. Cesedi ilaçlandı ve Figuras’daki müzesine hakim olan dev kubbenin altına gömüldü.
GREENSEA